İşte bu kitabında Batı modernliğinin tarihini, toplumsal tahayyülündeki değişimler üzerinden anlatmaya çalışıyor. Taylor, birçok farklı modernlik deneyimi bulunduğu kabulünden hareket ederek bu deneyimin Batı’yla özdeşleştirilmesine ciddi bir eleştiri yöneltiyor. Eşit katılımcıların karşılıklı menfaatlerine dayalı bir ahlak düzeni fikriyle hayat bulmuş Batılı toplumsal tahayyülde üç kültürel biçim bulunduğunu söylüyor: ekonomi, kamusal alan ve halkın kendi kendini yönetmesi. Bu üç kültürel biçimin zihinlerde ve pratikte birbiriyle bağlantılı olarak nasıl geliştiğini anlatıyor, Batı’da olsun dünyanın başka bölgelerinde olsun, modernliğin ve onun can alıcı bir bileşeni olarak sekülarizmin çeşitli veçhelerini anlamaya ve hesaplaşmaya odaklanıyor.
"Modernlik" tartışmasının miyadını doldurmuş bir "moda" olmadığını, konuşulması, anlaşılması ve derinleştirilmesi gereken çok şey bulunduğunu gösteriyor Charles Taylor: Bugün Türkiye’de, bu tartışmanın işaret ettiği problemlerin tam göbeğinde duruyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder